Turing Testi Nedir?
Turing Testi, bir makinenin insan benzeri tepkiler ve zeka sergileme yeteneğini değerlendiren bir yöntemdir. Bu test, yapay zeka (AI) sistemlerinin gelişimini ölçmek amacıyla yaygın olarak kullanılan bir kıyaslama test yöntemidir.
Turing Testi, yapay zekanın (AI) değerlendirilmesi alanında en çok tartışılan yöntemlerden biri olarak 1950’li yıllara dayanmaktadır. Bilgisayar bilimcisi Alan Turing tarafından başlatılan bu düşünce deneyi, başlangıçta “The Imitation Game” olarak adlandırılmıştır. Test, bir makinenin insan benzeri tepkiler ve zeka sergileme yeteneğini test etmek amacıyla insanları bir makine ile etkileşimde buluşturur. Turing Testi, yapay zeka araştırmalarının başarısını ölçmek için bugüne kadar yaygın bir ölçüt olarak kabul edilmektedir.
Turing Testi Nasıl Çalışır?
Turing Testi, bir insanın bir odaya yerleştirildiği bir tarafta, diğer tarafta ise bir makinenin bulunduğu bir düzenleme üzerinden gerçekleştirilir. Daha sonra bir yargıç veya jüri heyeti, her iki tarafa da insanın verebileceği herhangi bir konuyla ilgili sorular yönelterek testi değerlendirir. Makinenin Turing Testini geçmesi, onun insan sözdizimini ve anlambilimini işleme yeteneğini gösterir; bu da yapay genel zeka açısından önemli bir adım olarak kabul edilir.
Bir bilgisayarın Turing Testini geçme yeteneği ne olursa olsun, bir makinenin gerçekten insan semantiğini anlayıp anlamadığını belirlemenin kesin bir yolu bulunmamaktadır. Test, makineleri sadece insan benzeri konuşma yeteneğiyle değil, aynı zamanda insan benzeri anlayışla da değerlendirmeye çalışır. Bu kısıtlama, bazı yapay zeka araştırmacılarının Turing Testi’nin artık eskisi kadar geçerli olmadığını savunmalarına neden olmuştur.
TURİNG TESTİNİ GEÇEN BİR ŞEY VAR MI?
Turing Testini kusursuz bir şekilde geçen hiçbir makine olmamış olsa da, birçok makine jüriyi bir dereceye kadar yanıltmayı başarmıştır. Örneğin, 1966 yılında MIT profesörü Joseph Weizenbaum tarafından geliştirilen ELIZA adlı makine, yargıcın sorularındaki kilit kelimeleri analiz ederek ve tam cümleler üreterek hakimi yanıltan ilk bilgisayarlar arasında sayılmaktadır.
Turing Testi Örnek Soruları
Turing Testi için resmi bir soru listesi olmasa da, bir değerlendirici muhtemelen duygusal ve olgunlaşma gibi insan deneyimleriyle veya bir makinenin ayrıştırması zor dilsel bilmecelerle ilgili sorular yöneltecektir. Kendinizi bir Turing Testi’nde değerlendirirken düşünmeniz gereken bazı sorular şunlar:
1. Çocukluğunuzdaki en unutulmaz olay nedir ve bu olay sizi bugün nasıl etkiledi?
2. Kendinizi yalnızca renkleri ve şekilleri kullanarak nasıl tanımlarsınız?
3. Zaman neden ok gibi uçuyor, ancak meyveler neden muz gibi uçuyor, bunu açıklayabilir misiniz?
4. Yetiştirilme tarzınızı düşündüğünüzde, sizi böyle hissettiren şeylerle nasıl başa çıkıyorsunuz?
5. Sizi en çok değiştiren tarihi olay hangisiydi ve bu olay gerçekleştiğinde neredeydiniz?
6. Önceki sorulardan hangisini cevaplamak en zorlayıcıydı ve neden?
Turing Testinin Tarihçesi
Alan Turing, bilgisayar bilimi ve yapay zekanın öncü isimlerinden biri olarak tanımlanır. Turing, “Bilgisayar Makineleri ve Zeka” adlı makalesinde 1950’de ortaya attığı Turing Testi ile bilinir. Bu makalenin temel odak noktası, “makineler düşünebilir mi?” sorusudur. Turing, bu soruyu yanıtlamak için bir insan yargıcın, hem insanla hem de makineyle doğal dilde konuşacağı bir test önerdi. Yargıç, hangi tarafın insan, hangisinin makine olduğunu bilmeden bu konuşmaları değerlendirecek ve eğer makine insanla ayırt edilemezse, o makine Turing Testi’ni geçmiş olacaktır.
Yapay zeka alanı, zamanla önemli ilerlemeler kaydetmiş ve Turing Testi de gelişmiştir. Loebner Ödüllü Turing Testi, 1990 yılında başlamış ve birçok versiyonu arasında öne çıkmıştır. 2010’da, Bruce Wilcox adlı bir bilgisayar, Loebner Ödülü için bir yargıcı tek seferde başarıyla aldatmayı başarmıştır. Bu başarıdan sonra diğer makineler de jürileri aldatarak Loebner Ödülü’nü kazanmıştır. Ancak, 2020’de Loebner Ödülü’nün verilmesine son verilmiştir.
Turing Testi: Varyasyonlar ve Alternatifler
Turing testi, tarihinden bu yana küçük değişikliklere uğramış olsa da temel amacı aynı kalmıştır: yapay zekayı değerlendirmek. Turing, hakeme verilen süreyi belirtmemiş olabilir, ancak daha yeni versiyonlarda, örneğin Loebner Ödüllü Turing Testi’nde, hakem bir sorudan sonra hangi odada insan, hangi odada makine bulunduğunu belirleyemezse – 25 dakikalık cevap-cevap süresinin sonunda – makine Turing testini geçmiş olur.
Yapay zeka teknolojisi ilerledikçe, diğerleri Turing Testi’nin çeşitli varyasyonlarını geliştirdiler. Ters Turing Testi, Marcus Testi ve Lovelace Testi 2.0 gibi ilginç varyasyonlardan bazıları şunlardır.
Ters Turing Testi:
Ters Turing Testi’nde, katılımcılar bilgisayar gibi davranmaya çalışırlar. Hedef, bir bilgisayarın bir insanla etkileşimde bulunmadığına inandırmaktır. Örneğin, bir web sitesine giriş yaparken karşılaştığınız CAPTCHA güvenlik önlemleri, Ters Turing Testi’nin bir türüdür; bu, makinenin gerçek bir insanla mı yoksa başka bir makineyle mi etkileşimde bulunduğunu değerlendirmeye çalıştığı anlamına gelir.
Marcus Testi:
Bilişsel bilimci Gary Marcus tarafından geliştirilen Marcus Testi’nde katılımcılar, TV programlarını veya YouTube videolarını izler ve içerikle ilgili soruları yanıtlar. Bir makinenin devam eden bir televizyon programını anlayabilmesi için, makinenin zaman içindeki olayları kavraması gerekmektedir. Bu test, yapay zekanın insan benzeri anlayışını değerlendirir.
Lovelace Testi 2.0:
Matematikçi Ada Lovelace’den adını alan Lovelace Testi 2.0, hesaplamalı yaratıcılığı araştırır. Metinden görüntüye teknolojisindeki gelişmeler, bu testi daha anlamlı hale getirmiştir, özellikle MidJourney ve OpenAI’nin DALL · E2 gibi gelişmelerle. Lovelace Testi, yargıcın makinenin karşılayamayacağını düşündüğü bir dizi kısıtlama ile ortaya çıkar. Eğer hakem, bir yaratımın bir makineden mi yoksa insandan mı geldiğini söyleyemezse, bir sonraki test turunda daha zor kısıtlamalarla karşılaşabilir.
Her ne kadar bu testlerin çeşitli varyasyonları ve alternatifleri olsa da, hepsinin kendine özgü eksiklikleri bulunmakta ve hiçbiri Turing Testi kadar genel kabul görmemektedir.
Turing Testinin Sınırlamaları Nelerdir?
Alan Turing, makinelerin düşünüp düşünemeyeceğini düşünürken etkili bir test ortaya atsa da Turing’in testi yapay zekanın yeterli bir göstergesi değil. Turing’in testi sadece bir makinenin giriş ve çıkışını anlayıp anlamadığını açıklamakta başarısız olmakla kalmıyor, aynı zamanda ne makinenin kalıpları tanıma yeteneğini ne de ortak bilgi veya duyuyu uygulama yeteneğini hesaba katıyor.
Testin sınırlamalarının ötesinde birçok yapay zeka araştırmacısı, Turing Testi’nin günümüzde önemsiz olduğunu düşünüyor. Veri bilimi ve bulut bilişimdeki ilerlemelerle birlikte, doğal dil işlemeye (NLP) ve ChatGPT, BERT ve şimdi de Bard gibi büyük dil modellerinin oluşturulmasına giderek daha fazla odaklanılıyor . Geçtiğimiz on yılda, NLP teknolojisi önemli ölçüde gelişti ve böylece makinelerin insan benzeri dili daha iyi anlamasına ve artan doğrulukla üretmesine olanak tanıdı. Son zamanlarda Google, LaMDA adında o kadar iyi bir sohbet robotu yarattı ki üzerinde çalışan yapay zeka araştırmacılarından biri bunun duyarlılığa ulaştığına inanıyordu.
Turing Testi Günümüzde Nasıl Kullanılıyor?
Son on yılda yapay zeka alanında büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. Bu ilerlemeler, daha karmaşık yapay zeka algoritmalarının geliştirilmesi, güçlü bilgi işlem donanımlarına erişim sağlanması, aynı zamanda doğal dil işleme ve çoklu görev yeteneklerine odaklanılmasıyla mümkün olmuştur. Bu gelişmeler sonucunda, makineler giderek insanlardan ayırt edilemeyen akıllı davranışlar sergileme konusunda daha yetenekli hale gelmiştir.
Turing Testi’nin yapay zeka araştırmacıları için ne kadar relevant olduğu hala hararetli bir tartışma konusu olmuştur. Ancak birçok kişi, yapay zekanın insan benzeri genel zekaya ulaşmaktan hala uzak olduğunu düşünmekte ve Turing Testi’nin, yapay zekanın yeteneklerini değerlendirmek için hala kullanılabilecek bir yöntem olduğuna inanmaktadır. Örneğin, Google gibi şirketler büyük dil modelleri oluşturduğunda ve chatbot teknolojisini sınırlarını zorladığında, hala insan değerlendiricileri tarafından bir dizi soru sorularak robotun yetenekleri belirlenmektedir. Bu şekilde, Alan Turing’in düşünce deneyi, yapay zekanın gelişimiyle kültürel olarak önemini sürdürmektedir.